Alttaki yazımızda değişik skeç örneği bulacaksınız. Bu yazıma yorum yaparak daha fazla skeç örnekleri eklenmesini talep edebilirsiniz.
Hayaller
Bir yemek masası , masanın üzerine kahvaltılıklar vardır, anne masayı hazırlar, bir koltuk koltuğun üstünde evin oğlu uyumaktadır.
Anne: (sofrayı hazırlamakta) Oğlum hadi kalk! Oğlummm! Oğlum hadi kalk, baban uyanmadan , her seferinde televizyon başında uyuya kalıyorsun, yok hanı desen önceden, yatağını hazırlamam.
Oğlan: Offff Üfffff
Anne: Kalkma sen kalkma ama ben ne yapacağımı Biliyorum. Günaydın Bey gel kahvaltı hazır.
Oğlan: yaaa anne yine mi ya of, ne güzel rüya görüyordum, tam da sıra bana gelmişti ya of.
Anne: yerinde yatsaydın sende, rüyan da bölünmezdi bende senle uğraşmazdım.
Oğlan: anlamıyorsun anne anlamıyorsun kendi odamda kendi yatağımda yatınca ne uykum geliyor, nede rüya görebiliyorum.
Anne: lan yoksa sen o yüzden mi geç ERGEN oldun.
Oğlan: ya of. saçmala anne milletin içinde ne alakası var ergenlikle , hem öyle habersizce uyumanın verdiği hazzı hiçbir uyku vermez, hele rüyaların tadı bambaşka.
Anne: Lan sen yoksa bu koltuk da mı?
Oğlan: ya of unut onu yok öyle bir şey.
Anne: Neyse, Ne gördün rüyanda iş mi buldun?
Oğlan: ne işi anne ya, bu çok farklı dur anlatım anlarsın. oyuncu olmuşum şimdi tamam mı? Bu şey yok mu ünlü oyuncu ve senarist Yılmaz Erdoğan, o geldi beni buldu mu, başladı anlatmaya yok yeni bir film varmış, yok beni başrol oynatacakmış, ama nasıl yalvarıyor gör anne. Yok benden başkası yapamazmış da yok ben çok yakışıklıymışım da falan filan. Neyse ben kabul ettim. tam böyle senaryoyu falan konuşacağız para falan…
Baba: ooo hayırdır oğlum işe başladın da bizim mi haberimiz yok? (kahvaltıya otururlar)
Anne: yok bey yok ne işi rüya görmüş onu anlatıyordu. Hem Kıvanç ile Çağatay varken niye o yılmaz Erdoğan oğlum.
Baba: oooo bizim hanıma bak, görüyormusun oğlum anneni, senin saçma salak oyunculuk hayallerin ve rüyaların yüzünden ananla benim aram bozulcak. Hem ne eksiğim varmış ulan benim Çağatay La kıvan’tan da onları örnek gösteriyorsun.
Anne: ahhh beyyy ahhh , onlarda olanları sende eksik olarak bile görmüyorum, o yüzden hiç eksiğin yok.
Baba: haha evet hiç eksiğim yok. Ne dedi lan o, o arada bir laf soktu sanki
Oğlan: canım ailem tamam, hadi artık kahvaltıya başlayabilir miyiz?
Anne – Baba: olmaz!
Oğlan: yaaa niye?
Anne: Ablanı bekle,
Oğlan: ya anne neden bu evde her şey ablamın ekseni etrafında dönüyor acaba.
Baba: Sus Lan. İşsiz pezevenk, sende adam gibi okuyup meslek sahibi olaydın,
Oğlan: hhaaa Teşfir ettiler ekselansları ( abla girer, ablaya yerini verir)
Abla: teşekkür ederim erkek biladerim,
Oğlan: rica ederi m ekselansları
Abla: Günaydın canım ailem ve erkek biladerim,
Herkes: Günaydın
Abla: Ne oldu ya, içeriye sesleriniz geliyordu, yine ne tartışıyorsunuz.
Baba: senin kardeşinin hayallerini, oyuncu olacakmış mal. Sana mı kaldı lan oyuncu olmak.
Anne: Kızım bak sen okumuş birisin, kardeşine akıl ver ne olur, bak askerliğini yaptı geldi, işsiz sapsız geziyor sokak da, olur mu hiç. Evlenecek yaşa geldi hem oyuncuya kız mı verirlermiş?
Oğlan: ya anne ben hemen evlenmeyeceğim.
Anne: sus! Sen ne anlarsın.
Abla: annecim, babacım, durun hele bir, öyle hemen bilmeden yargılamayın. Ben okuyorum evet ama ,belki kardeşimin de yeteneği vardır, hiç gördünüz mü?
Anne- Baba: birbirine bakar
Abla: hadi ben uzaklardayım göremedim, ki kardeşimle de pek anlaşamasak da , siz nasıl fark etmediniz, neden ona bir şans vermediniz.
Oğlan: ( ablasından böyle bir şey beklemez, mutlu ve şaşkın bir şekilde ablasını izler)
Baba: Aferin kızım, bak okumuş kişi nasıl düşünüyor ve hemen çözüm buluyor.
Anne: tamam o zaman Hadi bize göstersin, bizde hatamızı telafi edelim.
Oğlan: (sevinçten ne yapacağını şaşırır) abla Çok teşekkür ederim (sofradan kalkarlar koltuğa otururlar, oğlan başlar) tamam o zaman, önce dans yeteneğimi göstereceğim,
Oryantel oynar, yaklaşık bir dakika oynar, baba oynadıkça sinirlenir ve kemerle döver, müzik durur
Anne: Anam komşular düşman başına, oğlumun erkekliği gidiyor, ben evlendireyim torun seveyim derken vay başıma gelenler komşularrrrr.
Baba: Dur hanım dur, bütün mahalleyi toplayacaksın şimdi başımıza dur hele bir. Oğlum gel bakayım yanıma, sen mabadınla mı ünlü olacaksın oğlum he söyle bak bilelim, söyle babana yoksa sen şey misin?
Oğlan: ya baba ne şeysi ya, hiç bir şey değilim ben of bir kendimi kanıtlamama izin vermiyorsunuz ya!
Baba: (kızına) Şey olmaması iyi ama hiçbir şey değilim demesi beni bir korkutmadı değil hani
Abla: dur baba dur. Hani ablacım başka neler biliyorsun, neler yapabilirsin
Anne: götünü sallar anca başka ne yapar
Baba: sus garı sus, yerin kulağı var biri duyar şimdi.
Oğlan: var ablacım var olmaz mı, şimdi size Shekspear’ın bir tiradını oynayacağım.
Baba: heheh bak bunu sevdim işte en azından köyümüzden bir haber, anlat bakalım ne olmuş şekerci Paker amcanın traktörüne.
Anne: ayyy kaza falan mı yapmış, nolmuş oğlum söylesene.
Oğlan: Abla yaaaaa!
Abla: Anne, baba sakin olun, kardeşim İngiliz şair ve oyun yazarı ve aynı zamanda oyuncu olan William Shakespeare bahsediyor, yani telaşlanmayın, şekerci Peker amca da iyi, traktörüde.
Anne: oh oh iyi, iyi olsunlar, çok iyi insanlar.
Baba: tabi tabi çok iyi insanlar,
Abla: seni İzliyoruz ablacım?
Oğlan: Tabi ablacım: 😀
(Hamlet tiyadını okur)
Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Anne: bey oğlumuz ne diyor böyle,
Baba: (sessiz kalır)
Oğlan: Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
Baba: uykusuz mu kaldı acaba? Biz bu çocuğun üstüne çok gittik herhalde hanım
Oğlan: Çünkü o ölüm uykularında,
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Anne ve baba oğullarına koşarlar, sarılırlar. Anne baba ağlamaklı
Anne: aman oğlum, ölme oğlum , üstüne çok geldik oğlum bağışla bizi ölme oğlummm!!!
Baba: Düşte gör oğlum uyu oğlum ama ölme oğlum. Tamam lan ol ulan oyuncu, izin veriyorum ama kendine kıyma oğlum…
Oğlan: (yüzünde piçimsi gülümseme, anne ve babaya duyurmadan) lan bu kadar kolay olacağını bilseydin baştan okurdum. (duygusallığın işe yarayacağını düşünür ve devam eder)
Evet anne, üstüme çok geldiniz, hırpaladınız beni, yok saydınız. Ya sen baba sürekli iş bul iş bul; bulamadım baba. Affet.
Abla: (yalan söylediğini anlar, ) gel lan buraya salak, inanmayın bunun sözlerine, az önce okuduğu bir yazarız sözleriydi, sizinde duygulandığını anlayınca bundan istifade etmek istedi sizi kandırcakdı. Hem bunda o lafları edecek kafa var mı anne.
Anne: ahh salak kafam, anlamalıydım , bundan sonra hiç şansın yok oğlum!
Baba: şerefsiz birde gülüyor, ulan utanmaz, her şeyi bir kenara koy. Yapılır mı anana babana, ayıp ayıp.
Oğlan: ya baba anne, bak inandınız sizde işte, demek ki yeteneğim varmış. Ne güzel oynadım işte, ablam bozmasaydı.
Baba: evet o yönden bakınca sanki bir haklı gibisin, ha kızım sen ne dersin .
Abla: valla ben bir şey demek istemiyorum, ben kardeşimin derdini anlatmasına ve ailemin de o derdini dinlemesine katkıda bulundum. Konuşarak halledin derdinizi, dinleyin birbirinizi. Benim dersim var okula gideceğim, o yüzden hazırlanmam lazım. Ben içeride olacağım.
Oğlan: (abla giderken) abla! Teşekkür ederim.
Anne: kızımız haklı bey, oturup adam akıllı soralım, neymiş nasılmış. Nasıl olacakmış.
Baba: haklısın hanım, dinlemezsek, onu tanımazsak, onu kendi isteklerimiz doğrultusunda hareket ettirirsek olmaz. Anlat oğlum dinliyoruz?
Oğlan: baba bak şimdi, bir kere çok para var 😀
Baba: çok para önemli değil sigortası var mı?
Oğlan: sigortası var baba, merak etme?
Anne: kaç saat çalışacaksın, yemeğini karşılıyorlar mı?
Oğlan: yaa işte belirli bir saati yok, ama çalışma şartları ağır değil anne, çok kolay. Yemeği sorarsan, senin yemeklerinin hiçbir şey tutmaz annem.
Anne: ahh kuzum..
Baba: yol parası var mı peki? o önemli, dolmuş 2.5 lira git gel 5 lira yapar. Ayda 150 lira para, günümüzde çok büyük bir para. Yolu karşılamaları lazım.
Oğlan: ya baba onlar basit şeyler, sen ünlü ol her şeyini karşılıyorlar.
Baba: iyi bir şeye benziyor hı hanım ne dersin gitsin mi?
Anne: gitsin be, bey , yapsın
Baba: peki ne zaman işe başlıyorsun?
Oğlan: o kolay baba( abla hzırlanmıştır) yılmaz erdoğan ile bir iletişime geçsem hemen alır beni, yeteneğim var çünkü.
Abla: bok alır seni, özür dilerim annecim babacım. O iş öyle kolay olmuyor kardeşim kusura bakma önce okulunu okuyacaksın öğreneceksin, daha çok çalışacaksın belki o zaman olur. Yani demek o ki eğitimini almadan kitabını okumadan olamazsın, sen kolay yoldan ünlü olma ve para kazanma peşindesin, olmaz! Sen yılmaz Erdoğan’ın ne zorluklara oralara geldiğini biliyor musun ki?
Oğlan: Haklısın ablacım galiba, teşekkür ederim bana yardım ettiğin için destek olduğun için, o zaman ben derslerime daha fazla çalışıp zamanında gitmediğim o üniversiteye gideceğim. Ve kazancağım.
Anne: aferim oğlum sana
Baba: Tamam o zaman ben, amcanla konuşayım da seni bir kursa yazdıralım. Benim oğlum en iyisini hak ediyor, (hep beraber sarılırlar) hem amcan hemen de halleder ha o pezevek dayın gibi değil.
Anne: benim kardeşim pezevenk değil!
Anne ve baba kavga ederek çıkarlar olğan ve abla da onların peşinden ayırmaya giderler
SON
Yorumlar