Fıkra, güncel olayları ve konuları ele alan, bir yazarın kişisel düşünce, görüş ve anlayışlarını kanıtlama gereği duymaksızın hoş bir üslup ile yazmış olduğu kısa fikir yazılarına denir.
Fıkralar, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Sahip oldukları bu yer ile bizleri hem güldürüp hem de öğretici mizahi fikirler sunarlar. Ülkemizde Temel ile Dursun ve Nasrettin Hoca öne çıkan fıkra karakterlerindendir. İşte, sizi hem güldürebilmek hem de öğretici bir içerik oluşturabilmek adına bu yazıyı derledik. Keyifli okumalar!
Topal Eşek
Adamın biri pazarda bir eşek satıyormuş. Fakat eşeğin bir kusuru varmış. Eşek topalmış. Adamın biri durup eşeğin fiyatını sormuş. Fiyatı da uygun gelince eşeği kontrol etmiş. Almaya karar vermiş. Vermiş parayı almış eşeği. Eşeği evine götürürken komşuları görüp, “ topal eşeğe bu kadar para verilir mi hiç yahu! Satıcısı seni kazıklamış.” deyip komşuları üzerine gidince, adam: “Yahu ne abarttınız. Siz eşeğin topal olduğuna kanmayın. Ayağına çivi batmış da ondan topallıyor. Batan çiviyi çıkarınca eşek bir haftaya kalmaz düzelir.” demiş.
Komşuları hemen eşeği satan pazarcıya bu durumu yetiştirmişler. “ Eşeği elden çıkaracağım diye ederinden ucuza satmışsın. Ama eşeğin ayağına çivi batmış da o yüzden topallıyormuş.” diye söyleyince komşular, satıcı adam: ” Yav eşek zaten topal. O çiviyi ben çaktım topal olduğu anlaşılmasın diye.” demiş.
Komşular tekrar eşeği alan adama gidip “ Seni kazıklamışlar. Eşeğin ayağına çiviyi bilerek çakmış ki sen topal olduğunu anlama diye.” demişler. Satın alan adam durup düşündükten sonra “ Hahahahah! Demek ona verdiğim para sahte olmasa gerçekten beni kazıklayacaktı.” der.
Kraliçe Elizabeth
Temel bir gün Ankara’ya gitmiş. Gittiği gün tüm şehirde top atışları duyuluyormuş. Yoldan geçerken orada bekleyen polise sormuş:
–Memur pey ha pen kaç saattur buraya top sesleri duyayrum, ha punlar ne içindur?
–Bugün Ankara’ya Kraliçe Elizabeth geliyor da onu karşılamak için top atışı yapılıyor.
Temel hayret edip yürümeye devam etmiş. Fakat bir süre geçmesine rağmen top sesleri kesilmeyince temel kendi kendine:
–“Ne peceriksuzlar. Kaç saattur bi karıyu vuramadılar daa.” demiş.
İki kilo elma
Karadeniz’de köyün birinde akşamleyin kahvede toplanmışlar. İçlerinde Temel de varmış. Kimi uyukluyor, kimi de iskambil oynuyormuş. İskambil oynayan Arif kolundaki saate bakarak:”Uiyyy saat 12’ye celeyi. Haçen bu saatten sonra karum benu eve almaz daaa.” demiş. Kahvenin diğer tarafında onları dinleyen Temel, kasadaki elmalarını göstererek ” Ula Arif alasun ha purdan içi çilo elma, yencem senu eve alur da.” demiş. Arif de gülerek ”Ula Temel ha benum karum bilsem çi benu eve alacak haçan içi çilo deyul, bir kasa alurum.” demiş. Temel’in olaya bakışı farklıymış meğer. Temel “ Var misun iddiaya daaa. Sen içi çilo elmayı al baa ver, sizun eve cideyum. Cör bakalum yencem benu eve aliy mi, almayi mi?” demiş.
Hangi diş?
Temel diş hekimliği fakültesini bitirmiştir. Kendi muayenehanesini açmış. Temel’e bir gün acı içinde arkadaşı Arif gelmiş. “Ula Temel, ula yardum et, öleyrum. Dişum çok çötü ağrayi…” Temel Arif’e hangi dişinin ağrıdığını sormuş. Cemal da sol üst azı dişlerini gösterip ” Ula ha bu sıradan biri ağrayi ama hangisu bilemeyrum.” diyip hangi dişinin ağrıdığını söylemez. Temel “ Dur ben sağa yardumcu olayım. Aç bakayum ağzinu” deyip eline diş çekme kerpetenini alıp gösterdiği taraftaki 3 dişi çekip Arif’e gösterip:” Ula ha punlardan hangisu ağraydi de bakayum bağa”.
Yorumlar