Sana Bir Fıkra Anlatayım

nasreddin-hoca-f76201

Fıkralar, içinde düşünme komiği içeren edebi bir tür olsa da içeriğiyle toplumun ve inşaların ilişkilerini, mizahını yansıtan anlatılardır. Fıkra ait olduğu topluma dair toplum töresini, yaşam biçimini, mizahi yönünü gibi birçok yönü hakkında bilgi vermektedir. Sözlü halk kültürünün çok önemli anlatıları arasında olan fıkra, içeri ile zengindir. Sözlü anlatı olan fıkraların tarihçesi rivayetlere göre beşeriyetin ilk dönemlerine kadar giderek insan tarihi ile paralellik göstermektedir.

Ortamları yumuşatan ve gülümseten fıkralar, genel anlamı ile çocuklara güldürü metni olarak okutulmaktadır. Somut macera metinleri olarak fıkraların bir diğer adı “rivayet” tir. Bir fıkranın kültürel etkileşim açısından birden fazla varyantı bulunmaktadır. Fıkra giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Kahramanlar halk arasında ya da hayali olarak seçilebilmektedir. Yaşanmış, yaşanması mümkün ya da tamamı ile hayali tarzda fıkralar bulunmaktadır.  Yani fıkraların rengi çok çeşitli olmasından dolayı halk tabiri ile alaca renklidir.

Nasreddin Hoca Derki

Bahsi geçen konu Fıkra olunca akla ilk gelen isim şüphesiz Nasreddin Hoca’dır. Nasrettin Hoca Fıkraları çeşitli şekillerde hatta bazen güncellenen fıkra tipi ile karşımıza çıkmaktadır. Nasrettin Hoca’nın hazır cevablılığı, farklı bakış açısı ve sözlerindeki gülümseten bilgelik her yaş grubuna hitap eden ciddi içeriğe sahip fıkralardır. Nasreddin Hoca, tiplemelerine baktığımızda ise

Nasreddin Hoca bir gün namaz kılarken evine bir hırsız girer. Hoca’nın cüzdanını çalma girişiminde olan hırsıza, Hoca namazı bozmadan şöyle seslenir:

– Güleeuzubirabbilfelak arkamdaki salak, hemen cüzdanımı bırak, otur da namaz kılak.

Diyen, Nasreddin Hoca, tamamı ile bildiğimiz hazır cevablılığı ve farklı bakış açısı ile karşımıza çıkarken bir diğer fıkra olan;

Bir grup üniversite öğrencisi Türkçenin kullanımına ilişkin kendi aralarında tartışırlarken öğrencilerden bazıları Türkçe’ nin içinde Batı dillerinde bulunan bazı kelimelerin Türkçe’ de kullanıla bileceğini savunurken bir kısım öğrencide bu kullanılacak kelimelerin Türkçede bozukluklara neden olduğu için kullanılmaması gerektiği savunurlar. Ortak bir karara varamayan öğrenciler bu konuyu Nasreddin Hoca’ ya danışmanın uygun olacağını düşünerek Hoca’ ya giderler:

-Hocam, Türkçe’ de ‘evet’ yerine ‘O.K.’ demek uygun mudur? Der. Nasreddin Hoca;

-Herald yani! Diye cevap verir.

Bu cevabı verirken Nasreddin hocanın güncel ve bilge, İngilizce cevap veren bir tipleme ile görürüz. Fıkralar, insan hayatına dokunan tebessümlerdir. Ve her en iyi öğrenim mutlu olurken öğretilendir.