Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Peyami Safa Kitap Özeti

Peyami Safa’nın Türk Edebiyatına kazandırdığı en önemli eserler arasında gösterilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, psikolojik bir romandır. 1930 yılında yayınlanan romanda Peyami Safa otobiyografik birtakım bilgiler de aktarmaktadır. Kendi yaşamından da alıntılara sahip olan romanda, kitabın ana karakterinin adı yoktur. Yoğun bir dille yazılmış kitap, hasta bir gencin psikolojik çözümlemelerine sahiptir.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti

Romanda ana karakter çocukluğundan itibaren bitmeyen diz ağrılarına sahiptir. Birçok doktor ve hastane gezmesine rağmen diz ağrısına bir çözüm bulunmamıştır. Son gittiği hastanede Doktor Mithat Bey gencin rahatsızlığına teşhis koyar. Kemik veremi adı verilen hastalık gencin bacağının kesilmesine neden olacaktır. Eğer stresten uzak, huzur dolu bir yaşamı olursa buna gerek olmayabileceği vurgulanır.

Yoksul ailesiyle birlikte huzurla yaşaması çok zor olan gence acıyarak Erenköy’deki bir paşa yanına aldırır. Aile dostu olan paşanın Nüzhet adındaki kızıyla vakit geçiren genç, Nüzhet’e aşık olur. Aşkı karşılık bulmuştur ama Nüzhet’i Doktor Ragıp da istemektedir. Paşa doktoru istemese de evin hanımı kızı Doktor Ragıp’a uygun görür.

Anne kızına çocuğun hastalığının bulaşıcı olduğunu ve bu işe izin vermeyeceğini söyler. Genç bunları duyduğunda çok fazla üzülür. Akşam yemeğine Doktor Ragıp da gelir ve genç hem paşaya hem de Ragıp’a karşı muhalif söylemlerde bulunur. Paşayla gencin arası bozulmuştur.

Gencin son dönemde yaşadığı üzücü olaylar nedeniyle hastalığı tekrar depreşir. Artık kemik veremi ciğere de sıçramak üzeredir. Hemen dokuzuncu hariciye koğuşuna yatırılır. Bacağının dizden kesilmesi söz konusudur. Doktorlar büyük bir çaba göstererek gencin dizini kurtarırlar. Genç dokuzuncu hariciye koğuşundan yakında çıkacaktır. Taburcu olacağı gün Nüzhet’in Doktor Ragıp’la evlendiğini öğrenir. Annesiyle dokuzuncu hariciye koğuşundan çıkarak yeni yaşamına başlar.